Thursday, July 19, 2012

Pedro Páramo / Juan Rulfo














Orijinal adı ve dili:

Pedro Páramo

İspanyolca

Çeviren: Süleyman DoğruSayfa Sayısı: 132

Ebat: 13.5×19.5 cm

Yayın Tarihi: Ocak 2012

Fiyatı: 12.00 TL 






 Bu ayki okuma grubumuzda ki kitabımız Pedro Paramo'ydu. Çok enteresan yazarın 2 kitabı var ve bu kitabı ile nerdeyse yok satmış. Hala da iyi bir okuyucuya sahip. :)


Kitabın sayfa tasarımı bir harika, alırken eğlenceli bir kitap okuyacağınızı düşünüyorsunuz ama içerik öyle değil. 


Okurken biraz sıkıldım çünkü içiçe geçmiş olaylarla anlatılıyor hikaye. Hatta o kadar çok yan karakter ve tipleme var ki "o kimdi? bu kim şimdi?" gibi bölünmeler yaşıyorsunuz. Tartışırken şı kanıya vardık; kitap bir kaç kez okunmalı anlamak çin ince detayları. Hatta gruptan bir arkadaş 2 kez okumuş ve ikincisinde daha iyi oturmuş konular ve verilmek istenen mesaj.

 Susan Sontag’a göre Marquez, Pedro Paramo’yu ezbere bilir.  Pedro Paramo’nun hayaletlerle dolu kasabası Comala, Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık eserindeki Macondo kasabası için bir esin kaynağı olmuştur.


Kitap ölüler kasabasında geçiyor ve bunu kitabın ortalarında anlıyorsunuz. Kitapta işlenen konu feodal düzeni anlatan,ağanın yönetiminde ki topraklar, işleyişi... peder-günah çıkarma olgusu iyi işlenmiş. konu basit ama anlatım tarzı farklı olduğundan bu kitap bu kadar çok ilgili ile karşılaşıyor.


Aslında ölüler şehrinde geçmesini de Meksikalıların  ölüm ile olan iç içe ilişkisini ülkenin tuhaf tarihine ve kültürel mirasına bağlamaları.  Öncesinde eğer bu ülke ile ilgili bilgileriniz az ise kitap daha da anlaşılmaz olabiliyor. Gruptaki hepimiz okurken skılmışız. Ve bir kısmımız beğenmemişken bir kısmımızda ince zekayla yazılmış bir kitap olduğu kannatine varmışız. :)






Toplantı sonunda yazarın ince zeka işi ile konuyu anlattığına ve belirli bir zamandan sonra tekrar okunması gereken bir kitap olduğuna karar verdik. :)






Pedro Paramo'nun Olay Örgüsü

Hikaye iç içe geçen üç öykü içinde ilerler.  Birinci örgü kitaba adını veren Pedro Paramo’ya aittir.  Her türlü yolu mübah sayarak istediğini elde eden toprak ağası Pedro Paramo güç ve servet elde etmek üzere, yüklü miktarda borçlu olduğu ağanın kızı Dolores ile evlenir ve onun servetini ve çeyiz olarak verilen toprakları gasp ettikten sonra onu kız kardeşinin evine yollar.  Halkın söylediğine göre, Pedro Paramo “kötülüğün ta kendisi” dir. “Zehirli bir yosun gibi” her yeri sarmıştır.  Pedro Paramo’yla yatanlar, ona kızlerını satanlar, ondan çocuk peydahlayanlar günah çıkartmak için kasaba papazının kapısını aşındırırlar.  Pedro Paramo iİhtilali bile satın alır. 





İkinci örgü ise, Dolores’in ölüm döşeğindeyken, Comala’ya “Hakkımız olmayan şeyleri ondan istemeye kalkma,...Yanlız bana vermesi gerekip te vermediği şeyleri iste.  Bizi böyle unutmasının hesabını sor ondan.” diyerek  babasını aramaya gönderdiği oğlu Juan Preciado’dur.  Comala köyü Juan’ın annesi için özlem yüklü bir geçmiştir.  Annesi Comala’nın adını dilinden düşürmez, başak dolu tarlalarını, gece karanlığında ışıl ışıl beyaz badanalı evlerini,  hep özlemiş, hep Comala’ya geri dönmek istemiştir.
Ancak Juan Preciado, ona yol gösteren katırcı Abundio ile Comala’ya girince karşılaştığı köy, annesinin ona yana yakıla anlattığından çok farklıdır.  Evlerin kapıları kırılmış, her yanı tam bir başbelası olan, kaplankarası denilen, terkedilen evleri hemencecik kaplayıveren yosunlar bürümüştür.  Bu yosun, "bir ev boşalmıyagörsün, hemencecik oraya yerleşiverir.  "


Gizemli ve tekinsiz bir köydür Comala.  Juan Preciado köye girince yeldirmesine sarılmış bir kadınla karşılaşır.  Kadın yaşamıyormuş gibidir.  Evlerin açık kalmış kapılarından içeri bakar.  Ne çocuklar oynar kapılarda, ne de güvercinler vardır.  "Köy yankılarla doludur. Duvarların oyuklarına ya da taşların altına sıkışmış yankılar. Sokakta yürürken başka ayak sesleri de duyulur; hışırtılar, kahkahalar gelir insanın  kulaklarına. Bu­güne kadar gülmekten yorgun düştükleri izlenimini uyandıran eski kahkahalar. Kullanıla kullanıla aşınmış sesler.  "


Hayaletlerle dolu bir kasabadır Comala.   Juan Preciado  bu metruk kasabada okurlarına öncülük ederken Comala’daki  kayıp ruhları, hortlakları, onun gözüyle görür mezarlardaki sesleri onun kulakları ile işitiriz.  Ve sonunda Juan Preciado’nun kendisinin de dehşetle farkına vardığı gibi biz de, onun da ölmüş olduğunu anlarız.
Kitabın üçüncü örgüsü ise Pedro Paramo’nun çocukluk aşkı Susanna San Juan’dır.  Paramo’nun bütün bir ömür boyu tutkuyla sevdiği Susanna, despot bir babanın acımasızlığı (ensest bir ilişki de ima edilir), günahları affetmeyen bir klise, vahşi bir iç savaş ve getirdiği ölüm acıları karşısında, iç dünyasının bütünlüğünü  korumak üzere, delilğe sığınır. 


Pedro Paramo’nun çılgıncasına aşık olduğu Susanna ise Pedro Paramo tarafından öldürtülen kocası Fiorentino’ya aşıktır.  Onun tenini özler.  Ölüm döşeğinde iken bile Tanrıyı değil Fioremncio’yu arar.  Zaten Rahip Susanna’yı pişman olduğunu söylemeden günahlarını affedemez; onu kutsayamaz.

No comments:

Post a Comment